2 Şubat 2015 Pazartesi


   Bir öykü anlat bana. Şimdi, gün serilmeden üzerimize. Anlat, yaprak döken ağaçların, uzaklarda hiç erişemeyeceğimiz uzaklarda, nasıl boğuştuğunu bir noktaya çakılı olmakla. Sert rüzgarların çığırtkan soğuğunda nasıl titrediklerini... Sisten ve şimşeklerden ürküp ürkmediklerini... Hiçbir şeyden gizlenememenin nasıl hissettirdiğini... Uçuşup geri dönen yapraklarını, mavi yapraklarını mor yapraklarını, ağlayan ve gülen yapraklarını, nasıl istersen... Şu, sırtında yıldızları olan dağın eteklerinde birbirini kovalayan küçük taşları, istersen, yeniden anlat. Sapılmış tüm gerçeklerden bir düş kur bana. 


    Zamandan arındır beni. 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder