21 Ağustos 2014 Perşembe

  
   BİR SABAH...
     Odamın gördüğü çatıda martılar oluyor. Sabahları yeri göğü inlete inlete dağınık seslerle ötüyorlar. Uzun ses, kesik ses, ard arda kesik ses, uzun ses. Ritm böyle. Onlara kızamıyorum. Belli ki mühim bir mesele konuşuyorlar. Pencereden içeri sarı ağustos ışıkları giriyor. Her şey hareket halinde. Benimse içimde bir sessizlik...Tüm bu dinamiklige inat durgun bakışlar, dem alan sözcükler... Mutsuzluk mu? Kesinlikle değil. Sadece durup izlemek ve dinlemek istiyorum.

    Dışarı çıkıp sağıma denizi, soluma makiyi, ardıma bozkırı alıp ıslak saçlarla yola koyulmak istiyorum. Adımlarımın arasına dört mevsim karışıp aklımı çeliyor. İki satır karalıyorum defterime. Karalıyor ve yoluma devam ediyorum. Hep böyle bu. Penceremi tıklatan sözcükler, hep aynı iştahla gelip aynı çabuklukla, birden kaçıp gidiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder