21 Ağustos 2014 Perşembe

ESKİLERDEN DAĞINIK NOTLAR (2011-2012)


 1. Ve oğul verdi kainat. Ona 'Zervan' dedi, kendinde var olan yokluk. 
     Sordular: Kimdi Zervan? 
     Dedik: Kainatın ilk kederi ve ilk gebeliği... Ona sizler 'Zaman' dediniz. -7 Mayıs 2011-

 2. Geceye kara düşler perdelendi. Kılıçların balkıyan aynalarında suya indi yalım  atlar.Gölgeler yüzüldü yerin ve yedi göğün suretinden. İşit ki nal sesleriyle örtünür şimdi ve kırklara kanatlanır rüzgar. -28 Haziran 2011-

 3. De ki: inkar ve münkire secde durmuş bir kör sufi gibi istihare gömlekleri içinde, kehanetini tene taşıyan ben imgesi dilinden yüzülmüş bir şairim!

 4. Önce öfkeleri,sonra gölgeleri ve göğü kamçılayan kara kuyrukları göründü insanlara.      Pençelerinde asrın kana gömleklenen uykusu...

 5. Kalbim, karanlık bir hokkadır. Al kalbimin içinden kanım akıt geceye.şairler ve kör baykuşları  mürekkebe susadı. Ben ki kılıcını kendi boynuna tutan bir kadının deliliğine ve aydınlık aklına yüz  sürdüm de indim kuyuma. Dilim sarhoşluğa değeliberi akıyor kızıl. Al, kanım akıt rüzgara. Ak akıtmalı toy  atlar şaraba susadı

  6. Bilge bir kadındır toprak. Oğullarını ve kızlarını gökyüzünün kutlu ışığı altında yıkanmaya çağıran  bir sese kanatlandırır. Ve kanar. Başaklardan, asma bahçelerinden, nar çiçeklerinden başlar  taşkınlığına o ses. Toprak derin haykırışlarla parçalar göğsünü. Ve kanar. Kalbime sokul ve işit,  yeryüzünün bereketi kadim anamızın kahrındandır. Şarap ve testi ve tat onun ruhundandır.  -31  Ağustos 2011, 01:04-

  7. Gece, gömlek değiştiriyor.  Gökyüzü karanlığını taşıyamıyorsa bil ki tanrılar        şeytanlara  yenilmiş  demektir. -16 Temmuz 2011, 00:35-

  8. Kav atıyor zaman. Kanımda paramparça yılan derileri... -23 Ekim 2011, 22:28-

   9. Dudakları bir Haşhaşi deminde  o Aden ilahesi
       kelamı sır gergeflerinde işler geceye
       de ki: tenimi örtünen bir rüyadır Şahrud  -24 Ekim 2011, 17:17-

 10. Göğsümü yaran rüzgar: işte gecenin fahişeliği! Dün ve bugün aynı fahişenin kadehinden alıyor sarhoşluğunu. Karanlığımı adımlayan kirli ve yorgun köpeklerin kederli gözlerinde bir gevher,yaklaş ve gör Leyla. Balkıyor kalbim. Ve taşlaşıyor ağırlaşıp ve düşüyor bakışlarından. Rüyalar nasıl düşerse tükenmiş uykuların içinden öyle sessiz ve derin. -11 Kasım 2011, 22:17-

 11. Korku: siz tüm kadınlara uyumayı salık veriyorum! Ben ki LÂ atlarının ışıyan yelesinde bir katre karanlık, tutuk adımlarınızı öpen yolların yorgunluğuyum. Tenime değen rüyasına şiirin,o kutsanmışınıza and olsun ki uyanmakla başlar tüm ölümler.  -11 Kasım 2011, 22:52-

 12. Göğü kanatarak geçtiler gecenin içinden. Ak akıtmaları ışıdı yalım atların. Ve koşumlarından boşalıp düştüler toprağa. Mahşer yeri. İn cin kör bıçaklarını biledi. Kınını parçalayarak kılıçlar uzandı yağız oğlanların titrek ellerine. Asma bahçelerinde genç kadınlar birbirinin saçlarına doladı kara kederlerini. Suyuna ırmağın kehribar düştü gerdanlarından. 
Ve dediler: Zaman ki bir deli akar aynalarımızın içinden. Zaman ki göğsümüze uzanan bir ölü baykuşun gözleriyle didikler karanlığımızı.  -7 Aralık 2011, 21:26-

 13. Ve kanıyor ellerime ışık. Işık... Işık içinde bir damla zehir gibi düşüyor göğsüme yılan. Akıyor bir kızıl bir kara ve dört yöne ve çıngırağını öperek üç kere. Kendi çığlıklarıyla parçalanacak. Gör ki çıngırağından başlayarak giriyor kalbime ! -17 Aralık 2011, 16:16-

 14. Dilime değen kaos: Her şey akıp gidiyor. Dün ve yarın... Oysa an, kendi durgunluğu içinde boğularak geçiyor üzerimden. -17 Ocak, 12:40-

 15. Üç yankılık ses... Ay ışıkları içinde kırılarak düşüyor geceye. Sis...Kara, kapkara bir rüya gibi geçiyor dingin suların içinden bir heyula:'Bil ki kaos bir kaderdir!'. İmgeler ölülerini taşıyor dilsiz zamanların. Ve yorgun atlar gibi düşürüyor kanatlarını dalgalar.-17 Ocak, 13:03-

 16. Kendini kuyruğundan başlayarak yiyen söz:varoluş. Söz ağzını,anlamsızlığın  pençeleriyle parçalayarak sonunda,inledi,derin. Yeniden doğabilirim! Ve bir yağmur vakti,  suyun kanatlarıyla indi kalbime.
 Dedim: Al, rüzgarlarını git! Örtülü ve öfkeli... Kanım kendi suskunluğunda akıyor kaç  asırdır.
 Dedi: Gölgemi göğsünden ayırarak gidiyorum öyleyse. Yalnız bana kendinden bir şey ver.  Sesine,sana gelene dek tükendim. Kanına ve suskunluğuna selam olsun! Bana kalbinin  karanlığını ver kadın! -2012-




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder